29 Ekim 2012 Pazartesi

Sor! yor! Hisset ve keşfet!

 
Sormak sormak sormaktır herşey...
Yormak yormak yormaktır beyni...
Durmak durmak durmaktır kalbine,
tekrar atmaya başladığında kıymet veren...

U.E.

Atatürkiye

 
Kupkuruydu bu toprak,
soğuktu ocaklar,
tükenmişti ümitler,
Sönmüştü fikirler,
Donmuştu inançlar,
Hayal kırıklığına uğramıştı Vatan,
Sonra "sen" geldin,
Değişti herşey!
Seninle herşeydi gelen,
Herşeyini veren sendin çünkü bizim için!
...
Mavi gözlerinin bize emaneti,
LAİK
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HER ZAMAN
YAŞAYACAK ATAM!

U.E.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Nefesi kesilen gülümseme...

 
Kötünün kötü olduğunu bile öğrenemedin ki daha?
Hatta kötülüğün ne olduğunu bile..
Bildiğin tek şey evinde olduğun,
yani memleketinde...
...
Kalabalık mahşer gibi her yer,
Hem acılar var, hem telaşlar,
İç içe geçmiş korkular!
...
Kalabalığın içinde kaybolan sevdiklerin mi sadece?
Umutların ve hayallerinde kayıp işte!
Seni sen yapanlar yani...
...
Yüzünden gülümsemeyi alan savaş ta değil sadece,
savaş gelmeden yüzüne ya(p)-(k)ıştırılan
o iğrenç maske!
Eminim Garrett Morgan icad ettiğinde
seni düşünmemiştir!
Yoksa kimin aklına gelir ki
minicik bir gülümsemeyi
o korkunç maskeyle örtmek?!
Hemde ironik olan gülümsemeni yüzünden çalan o maske
seni yaşama bağlayan tek şey işte!
...
Sonsuza kadar o maske de yüzünde korkuların da...

(2. Dünya Savaşı Çocuklarına)

U.E.


26 Ekim 2012 Cuma

Gerçek değil olmayacakta!

 
Zaman akıp geçmedi yine,
Yalanlar söylenmedi.
Yaşandı...
...
Gizlenen yalan değildi, gerçekti gizlenen aslında!
Senden gizlediği gerçeğiydi!
Sende gizlediği sevgiyi göremeden hemde!
...
Basit değil,
zor da değil,
seni yoran
inanmakta
değil 
öylece ve sadece 
alışmak!
...
Kıracaksın bunu!
İlginle
Görecek!
ve
Bilecekler nihayetinde daha önce ne duvarları yıktığını,
ne buzları erittiğini
sevginle!

U.E.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Oyun ve oyuncaklar...

 
Ölümün tonla yükü sarmış ruhlarınızı,
Şaka değil bu,
bu miğfer, bu palaska, bu tüfek,
hiçbiri oyuncak değil bunların!
15 inizdesiniz ve bu sizden kaldırmanızı istekdikleri tonla yükün
sadece fiziksel boyutu!
Birde yaralanan ruhlarınızın yükü var!
Kalbinizden silinen geçmişin,
Elinizden alınan geleceğin!
Boş bakan gözlerinizin, 
amaçsız ve umutsuzluğun size yükledikleri...
...
Dünya dönmeye devam edicek!
sanmayın ki kazansanız da kaybetsenizde birşeyler değişecek!
Yarın yine ağaçlar yeşericek,
Kuşlar ötecek,
Çiçekler rengarenk parlayacak!
Değişen sadece hayatlarınız olucak!
belkide çoğu zaman sönen!
...
Siz o sesleri bir daha duyamayacaksınız!
O güzel yemeklere bir daha doyamayacaksınız!
O dokunuşları bir daha hissedemeyecek,
O güzelliği bir daha göremeyeceksiniz!
...
Sadece meşru cinayetler işleyeceksiniz!
Canınız yanıcak ama canınızın yanmaması için canları yakacaksınız!
Yaşamak için öldüreceksiniz!
ne çelişki ama!
...
Vurulmayı beklerken, 
Boğulmaktı kaderiniz..
Ciğerlerinizin dayandığı kadar ömrünüz.
Artık aldığınız her nefes sizi yaşama değil,
ölüme bağlıyor!
Hemde kurtulamayacağınız kadar sıkıca...
Ölümün yeni adı
"hardal gazı".
...
Gözyaşlarıyla uğurlayacaklar sizi!
Siz gerçektende kaybolmuş bir neslin evlatlarısınız!
eviniz yok,
semtiniz yok,
şehriniz yok,
umutlarınız yok,
yarınlarınız da yok!
...
Çünkü yarın "siz" yoksunuz!


 (Birinci Dünya Savaşı Passchendaele Muharebesi'ne)


U.E.

23 Ekim 2012 Salı

Karşılıksızlığa yenik duyguların intiharı...

 

Gözlerinden yarınlar eksik,
beklentilerin almış başını gidiyor,
gidiyor ama senden uzağa...
İnandığın değerler vardı zamanında,
onlarında işi kalmamış seninle.
...
Yarın bu dünya başka bir yer olacak belki 
ama sen orada olsanda duyguların olmayacak...
...
Yüzeysel duyguların kurbanı olmuş hislerin!
Duygusuzların kurbanısın daha doğrusu...
Katillerin seni anlamayanlar bilesin!
Yaptıklarını görmeyenler!
Sevgilerini senden esirgeyenler!
Dokunmanın
ve
Hissetmenin
ne demek olduğunu bilmeyenler!
...
Sevgiden kar edilir mi hiç?
Hiç beklenir mi karşılığı?
 şöyle sor onlara,
Hiç sevilmek için sever mi insan?
Hiç yalanı yaşayabilir mi yani?
Hiç değer biçilir mi sevgiye?
Ederi var mıdır bir başka deyişle?
ya da şöyle sor,
Boğulmak ister mi hiç beden?
Durmak ister mi kalp?
Solmak ister mi çiçek?
...
Sorduğun kadar yorduğun kalbine,
ihanet edercesine bırakıyorsun,
terk ediyorsun 
duygularını
Bugün senin için başka bir gün!
...
Herşeyin başlarken bittiği değil,
Biterken tekrar başlayamadığı bir gün...
Seni hiç anlayamayacak olanların anlamaya ,
göremeyecek olanların da görmeye başladığı
 gibi bir gün..

(duyguları öldürülen herkese)

U.E.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Hayali Sevgiliye...

 
Yaprakların arasından sızan güneşe bakarken yalnızsın yine...
Işık vurmuş bak diğerlerininde üstüne tıpkı vurduğu gibi senin üstüne.
Bütün bu aydınlık sadece bu kasvette yüzlerimizi görelim diye
ne varki,
Aynı mekanın farklı zamanlarında yaşayan insanlarıyız işte.
Birimizin saati dursa da kavuşsak birbirimize...

(Gerçek sevgiyi arayana)

U.E.

21 Ekim 2012 Pazar

Trendlerin köleleri...


  Sahip olduğunuzu sandığınız değerlere 
sadece tutunuyorsunuz aslında
ve onlar sizin olamayacak kadar saf ve temiz,
sizin olamayacak kadar gerçek,
sizin olamayacak kadar uzak sizden ve kalbinizden...
Tabi sizde onlara sahip olamayacak kadar yalan..
...
Onlara tutunamadığınızda yok olacaksınız!
Bunuda biliyor musunuz herşeyi bildiğiniz gibi?
...
Neyin gerçekte ne olduğu değil,
nasıl göründüğü sizi telaşlandıran!
ve
 bu böyle oldukça hakikati bir ömür boyu göremeyeceğinizin
farkında bile değilsiniz!
Yazık!
...
Yalan dünyalarınızda "sahici" rolleri üstlenerek 
yalanı daha gerçekçi kılmaktan öteye gidemiyorsunuz!
İnandığınız tek şey yalanı gerçekçi yaşamaksa,
sizin tek gerçeğiniz yalan olmak değil midir aslında?
Çünkü yalan ne kadar "gerçekçi" olsada yalandır!
Siz onu gerçekçi yaşamakla gerçeği yaşadığınızı sanmayın!
...
Herkesin gittiği o yolu seçtiniz işte,
herkes kadar önem verdiniz duygulara.
herkes kadar sevdiniz,
herkes kadar anlayışlı oldunuz,
herkes kadar vicdanlı,
herkes kadar düşünceli,
herkes kadar sağduyulu,
herkes kadar cesur!
...
Bilmem anladınız mı?
...

(günübirlik yaşamın ruhuna tapan amaçsız güruha... )

U.E.

20 Ekim 2012 Cumartesi

Sevgiyle iyileş!


Gözlerin sendi,sözlerindi aslında,
Sesindi, ailenin nefesiydi...
Sevgin can buluyor bak tekrar bedeninde,
geri alıyorsun ömrün boyu verdiğin cömertliği...
Yani sevgi ektin,
hasatında sadakat ve sevgi işte
bir başka deyişle!
Üzülme!
Çünkü sevgiyle tedavi olan,
umutla iyileşir
ve yaşam dolu bakar geleceğe!
Ne mucize ne hayal 
gerçek olacak
göreceksin...

(Gerçek bir babaya.)


U.E.

Seni sen bağlayacak senin hayatına!

 
Yaşayacaksın!
Yeterki sıkıca tutun hayata, umutlarına...
Bugün başka birgün senin için,
evet belkide hiç tatmadığın kadar acı çekiyorsun...
...
Meleklerin elleri üzerinde ama unutma,
senin için çabalıyorlar,
Biraz daha sıkıca tutunabilmen için en fazla...
yani bir şans daha tanıyabilmesi için yaşamının sana....
Hayatta kalmak senin elinde ama...
Onların değil, 
onlar ne kadar bunun için
çırpınsalarda!
unutma
seni sen kurtarıcak
yaşama isteğin!

U.E.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Kim bilir ne kadar tanıyoruz kendimizi?

  
Ne kadar tanıyoruz kendimizi?
Kim bilir ne dağlarda ne kaleleri fethettik?
Kim bilir kimleri seviyoruz ya da kimler tarafından seviliyoruz?
Kim bilir belkide ne kadar yanlışız kimilerine göre?
Kim bilir bilmeden,görmeden,anlamadan kırdığımız niceleri var?
...
Kim bilir ne kadarda hatalıyız bazen?
Kim bilir ne kadarda farkında değiliz bunun?
Kim bilir kaç kişi bize göstermek istedi doğru olanı?
Kim bilir ne denli ahkamlar kestik konuşmayı bile haketmediğimiz ortamlarda?
Kim bilir kaç canlar yaktık farkında bile olamadan?
Kim bilir ne umutlar yitti bizden haber alamadan?
...
Kim bilir kaç kişinin son nefesinde ismimiz hecelendi ya da akıllara geldik?
Kim bilir kaç defa haklı olduğumuzu düşündüğümüzde o kadar da haksızdık aslında?
Kim bilir kaç kişiyi yanlış anladık?
Kim bilir kaç kişi tarafından yanlış anlaşıldık?
...
Kim bilir ne kadarda yalandık bazen?
Kim bilir ne kadar da umursamadık hayatı?
Kim bilir kimler geçip gittide hayatımızdan farkına bile varamadık?
...
Kim bilir ne zaman hiç sormadık sorulması en çok gereken soruyu?
Kim bilir ne zaman en çok korktuk bu soruya cevap almaktan?
Kim bilir kimler sevdi bizi de göremedik?
Kim bilir kimleri unuttuk?
Kim bilir kimler unuttu bizide?
...
Kim bilir nice gözyaşları üzerimize damladı biz yağmur sandıkta açtık şemsiyemizi?
Kim bilir neleri niceleri unuttuk ta üzdük çevremizdekileri?
Kim bilir ne kadar yanlış yoldaydık aslında?
Kim bilir ne kadarda zalimdik bazen bazılarına ama farkında bile değildik?
...
Kim bilir ne yapraklar düşmeden kurudu dalında ve biz bilemedik?
...
Kim bilir ne kalpler kırdık...


U.E.

16 Ekim 2012 Salı

Hatalar hatta Hatalılar..


Hatalarından bıkmadın mı insan?
Şımarıklığından?
Kendini farklı gördün hep,
Üstün,
bazende yenilmez!
Senin için yıkılmaz bir "sen" vardı sende..
Bıkmadın mı
Uğruna nicelerini harcadığın egolarından?
Nefsine nefes verdikçe,
Vicdanın vücut bulamadı,
Kimliksiz kişiliğinde...
...
Saatlerini sıhhatsiz tükettiğin aklın,
zayıf kararlarına iştirak etti,
ve o kararlarla müşterek,
hapsettin duygularını mantık sandığın zindanlarında!
...
Nasıl görmez nasıl bilmezsin?!
Kimsin ya sen?
Nesin?
İnsansın sadece!
İnsan!
Sen gibi herkes,
Herkes gibi sen...
Neyin peşindesin?
Sergilediğin sevgin olmalıydı..
Güzelliğin değil !
Bilemedin...
...
Özgürlük uçmak mı sence?
Sorumluluklarından kaçmak pahasına bilinmeyen(in)e yelken açmak mı yoksa?
"Ben" dediğin "Sen" uğruna
zulmettiğin vicdanının küllerini saçmak mı her yana?!
Yanan duygularındı
göremedin mi?!
...
Bilmiyor musun ki,
Takma kanatlarla melek, takma yelkenlerle de gemi olunmaz,
ya düşersin ya batarsın.. 
ikisinde de aslında ruhunu satarsında farkına bile varamazsın!
...
Yaşamayı tanımlar mısın bana?
Nedir yaşamak?
Sen yaşamakla yaşlanmak arasındaki farkı bilir misin?
yaşadığını sanıyorsun
ama bilki sadece yaşlanıyorsun
 geçmişindeki sorumsuzluklarının sana öğrettiği sorumlulukların pençesinde!
...
Günlük hayatın düzenli ritminde 
ne kadarda çok aksak ölçünün olduğunu
 unutuyorsun her yaşadığını sandığında ama aslında yaşlandığında!
...
Kimsenin göremediğini gör,
Bilemediğini bilmek için çabala,
Kimsenin hissetmediği kadar hisset!
Sevgi dolu olsun için.
Yapman gereken tek şey düşünmek!
Daha derin, daha derin daha da derin!
Yaptığın, sana yapılan, yapılmasını istediğin ve yapmak istediğin herşeyde!
...
Sadece sen yoksun unutma sakın!
Yoksa ömür boyu beklentilerin kurutamadığın gözyaşlarının bile
kâle almadığı mendillerin elinde olur!
...
Tercih senin...

U.E.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Kuruyup giden kalplere...


Evet
Seni üzen üzer yinede bilirsin ki aslında sever,
ama
Sevgini anlamayan aslında senden nefret eder,
Çünkü 
sadece kendisine biçer değer,
Yalnız 
şunu da
bilmezki sevgisiyse,
en ucuz kalplerde bile 
BİLABEDEL
...

 U.E..

10 Ekim 2012 Çarşamba

sevmemeye yeminli..


Sevgin için yeminine hatta yeminlerine inkar,
Yemini için sevgisine nankör.

U.E.

9 Ekim 2012 Salı

KÜÇÜK harfler..


 Bugün düşüncelerime küçük harfler hakim nedense,
Saatlerdir bir korku var içimde,
Düşünürken de düşünüyormuş insan 
düşünürken düşlediği gibi...
Ama öyle bi dalıp gidiyorsunki düşünmeye,
 ne düşündüğünün anlamı kalıyor,
ne de düşlediğinin...
KÜÇÜK
harfler
 hiç bu kadar
 büyük
olmamıştı,
yani bu denli korkmamıştım hiç düşünmekten..

U.E.

kimse "hiç kimse"


Sen hayatımdayken 
nezdinde "başka biri" olduğumu bilsem
 hiç başlamazdım bişeylere.
 yanında kimsenin olmaması
herkesin o "kimseler" olması anlamına gelmemeliydi,
kimsenin olamadığı kadar herkes olmaya çabalarken hayatında 
herkesin olabildiği kadar "kimse" olabilmişim demekki sadece....

U.E.

8 Ekim 2012 Pazartesi

Minik kız çocuğu(m)


Onu gördün o karanlığın içinden,
O vardı orda,
Bembeyaz teni,
Masmavi kocaman gözleri,
 simsiyah saçlarıyla 
O vardı işte,
O minik kız çocuğu!
...
Bu ilk değil,
Belkide defalarca aynı şekilde gördün O'nu,
Hep o karanlığın içinden,
Kocaman elini minicik eline iliştirircesine
alıp karbeyaz yüzüne sürdüğünde her defasında,
Baba olmanın nasıl birşey olabileceğini düşündün,
Erkek olmanın,
koruyabilmenin
ne demek olduğunu anladın.
O senin geleceğindi,
Minik kız çocuğundu,
herşeyden sakındığın,
herkeslerden sakladığın bebeğindi!
Daha dünya(n)da bile değildi
ama 
bütün masumiyetiyle
rüyandaydı işte!
Rüyadaydın sende O'nunla...
...
O'nu gördüğün her gece
elini tutacağını biliyordun artık,
yüzüne süreceğini,
gözlerini kapatıp gülümseyeceğini de...
İşte bu yüzden
Daha da fazla yaşamak istiyorsun,
daha da tutunmak istiyorsun hayata,
bu yüzden varsın belkide,
Bilmiyorsun!
Bildiğin tek şey,
Daha evli bile değilsin,
Hatta hayatında kimse yok,
Ama minik bir bebeğin
var
düşlerinde kız çocuğu,
Seninse hala bebeğin olan,
Herşeyiyle senden bir parça!
En az sen kadar sen,
en çok sen kadar senin!
...
O'nu daha doğmadan,
hatta ismini bile koyamadan,
tanıyorsun işte!
(Gelecekte doğmasını umduğum rüyalarımda gördüğüm hep aynı minik kız çocuğuna)

U.E.


3 Ekim 2012 Çarşamba

Hey Hüzün Kovan Kuşu!



 Hey hüzün kovan kuşu,
Bineklerinin olduğu kadar gemsiz, 
öyle sanmıştım ki kanatlarında bir o kadar cansız,
ama unutma ki ve ne var ki,
Bu böceğin cümleleride, niyetide bir o kadar gamsız 
ve kasıtsız!
Ne bir yön tayin eder,
ne de yönün önündedir
ya da yönü(n)ün, bir rehber misali...
Aklı fikri sadece zulümdedir,
zulme açtığı savaşta...
Hemde
Hüznün zulmüne maruz ruhları
umutlarla taarruz edercesine kurtarmak üzre..
 Bilir ki uğurlu böcek,
bineklere gem vurulsada kanatlara yön verilmez,
özgür olan hislerdir zira...
...
Mürekkebim her demde kurumaya yüz tutmuş ta görünse sayfaların üzerinde,
Hokkamda her daim ıslaktır sonsuz umutlarıma isnaden.. bu biline!
...
Özlemek, özlemeyi özlediğinde özlenir birazda unutma!
Hüzünsüz bi hayata merhaba derken,
Ruhunu tamamen duygularından yalıtma!
...
İşte asgari bunu bilmendi amacım...
Azami dostun bile dosta veremediğini vermeye niyetle...
beni teoride dosttan da öte kılmasın haddime değil!
...
Bildiğim tek şey
Yüzlerde gülümsemeye dönüşebilmenin,
yüzlerce çeşidi olabilmesidir...
Ben birini denedim!

U.E. ' den TersAKILLI'ya

Mutlu Kal
:)

U.E.

 


Hüznün Hazin Gerçeği...

 
Hüzün gelir evet, yorar, üzer adı üstünde... 
Bıktırır hayattan, bıraktırır umutların peşini bazen...
ironikte olsa gerçek şu ki, 
hüzün olgunlaştırırda insanı,
daha önce hiç bakmadığı gibi baktırır hayata,
baktırmakla bırakmaz gördürür diğer hüzünleride peşisıra.
Gözyaşları döktürürken başkaları için de gözyaşları dökmeyi öğretir insana,
 hüzün berbat bir hissiyattır 
ama 
kutsaldırda bazen
 tabi gözyaşı dökerken döktürmeyide öğrenmedikçe...
 
U.E. 'den  TersAKILLI 'ya

U.E.

2 Ekim 2012 Salı

Doğruları uğruna...

 
  
Kendi doğrularının,
diğerlerinin duygularının katili olduğunu
göremeyen bir kalp için
sevgi,bağlılık ve sadakat yoktur,
kendi doğruları vardır sadece!
Ve 
o doğruları uğruna ömrü boyunca 
doğrultamadığı
uğursuz
duyguları...

U.E.

Bitirince başlayamazsın ki....



  Herşeyin bittiğini düşün.
Yaşadığın, o an yaşamakta olduğun 
ve 
yaşama ihtimalin olan herşeyin...
Ya da
 bitmemiş bile olsa biteceğini düşün...
Başlangıcın değerini 
bitişte anlayabilecek olanlara.

U.E.