28 Eylül 2012 Cuma

Bazen nasıl olabildiğine anlam veremezsin...

 
Neden anlam arıyorsunki kelimelerimin altında?
Sevgide bir anlam olmalı mıdır?
Anlam verilmeye çabalanan sevgi
çıkardır!

U.E.

Kendine hapsolanlar...


Her yürek yaptığı her tercihte 
kendi demir parmaklıklarını örer,
Yaptığı her hatada ise
O parmaklıkların içine atar kendini
her defasında!
Müebbet sevgisizliğini,
Ağırlaştırılmış müebbet
Duygusuzluğa çevirinceye dek!

U.E.

Nankör!


Sevgisini versede
sevmemekle itham edilendir kırılan...
...
Sevgisini vermeyi bilmeyendir,
hatta bilmezken yine de isteyendir
Nankör!

U.E.

Akıp gitmeden...

İnsanlar vermeden almayı çok seviyor,
hatta
 zamanla verdiğinde yetmiyor..
Ne bencilmiş 
şu "ben" denilen ben..
"O" ben oldukça sen,
Ne "biz" var nede kalbimde "sen" 
Anla biraz...
Verebileceklerim 
veripte görmediklerin
olduğunda
anlayanlardan olma!
Akıp gitmeden gözyaşlarım gibi sevgimde...

U.E.

21 Eylül 2012 Cuma

Sen onlarsı(z)n...

Hiç sordun mu kendine?
Yanından su gibi hızlıca akıp geçtiğin
ardında  bıraktığın yaşamların değerini...
...
Onlar senin bir parçan hep,
Senin içinde Onlardan O'nlarca'sı var.
Hep yarına ertelediğin sevgini,
tutmaya korktuğun ellerini,
ellerinle toprağa verdiğinde onlarcasını, 
yüzlerce kez ağlasanda
nasıl yüzün olacak
Hayatlarına tutunmaya?
...
Nasıl onlar olmadan yaşayacaksın?
Nasıl güleceksin?
Nasıl ağlayacaksın?
Nasıl umudun olacak yarınlara?
Nasıl ısıtacaksın buz tutmaya yüz tutan kalbini?
...
Dünyevi beklentilerini bir kenara bırak!
Buralarda kalıcı değilsin,
tıpkı hiçbiryerde de olamayacağın gibi!
Hayat geçeceği "bir" dalgayla bu kumsaldaki ayak izlerini de silecek yani unutma!
 O yüzden kalıcı olmak istiyorsan
kalplerde bıraktığın izlerin çıkmayacağını bil!
Okyanuslar bile yutamaz seni eğer kalplere hitap edersen!
...
Bu nedenle,
Olması gereken için yaşa!
Sevmek için,
Bağlanmak için,
Tutunmak için,
Gerçek için yani!
gerekçesiz
TEK
-Gerçek-
için
...
Yani
Onların,
ellerini sıkıca tutup bırakmamak için,
Onlar olmak için!
Onlarla onlarca olmak için!
Yüzlerce ve binlerce!
...
Gerisi zaten gerçekten,
boş dünyanın boş işleri!


U.E.

18 Eylül 2012 Salı

Canın yandığında elini uzat artık bende burdayım!


Suyun içine attın bedenini,
Orda ruhunun yansımasına kandın,
elini uzattın onuda kurtarırım diye ama sende onun yanına daldın!
...
Suyun içi kapkaranlık,
geçmişin gibi..
Öldürdüğün tüm benlikler,
 tüm duygularınıda almışta
çökmüş suyun dibine,
ama bir fark var,
Şimdi bedeninde orda!
İmkansızlığı yaşatıyorsun sana elini uzatanlara,
ya da orda seninle birlikte boğulmaya can atanlara!
Bilmiyorsun!
Görmüyorsun!
Anlamıyorsun!
...
Derin hala kapkaranlık...
...
Sığ suda öğrendin yüzmeyi ama derinlerde 
veriyorsun savaşını,
Yani şöyle desem daha uygun,
sığ insanlarda öğrendin sevgiyi
ama derinlerde boğdular seni..
Kendi derinlerinde hemde!
Senin derinlerinde yani!
Hemde onlar hala bir o kadar sığken...
...
Sen istedikçe vermediler!
Sen sevdikçe anlamadılar!
Sadakatini yargıladılar!
ve sorguladılar!
Sana inanmadılar yani kısacası!
Sen onlara "biz" olabildin,
Ama
Onlar sana "onlar" olabildiler en fazla,
Yani "sen ve onlar" oldu onlar için
ama
"Biz" değil asla!
 ...
İşte senin derinlerin,
Ve
onların ruhları
yanında senin duyguların...
Hepsi birbir karanlığa gidiyor!
Gör artık!
Anla! 
Hem artık bedeninde orda!
unutma!
...
Farkındayım boğuluyorsun 
ama 
Olurda canın yanarsa ben burdayım!
Göremedin mi bende artık senin gibi sudayım!?
Bende boğulana kadar...
Çok geç olmadan gel yani artık..

("O'na")

U.E.

önce kendin ol ! sonra gel gerçek ol!

Sana,
sana olduğu gibiyken,
Başkasına da,
sana olduğu gibi
olan,
Aslında,
Kendine de,
kendisi gibi olmaktan acizdir
farkında bile olamadan!
Yalan ve riya dolu...
Yüzüne gülen kaç "yüz" maskeli?
ya da kaçı maskesiz?

U.E.

Huzuru kalmayanlara...

  
Huzuru elle tutulur sandın,
Gözle görülür,
Kokusu alınır,Tadına bakılır.
Yalanlarına katlanır sandın,
Hatta inanır..!
...
Ona sadık kalmadın.
Kaçırdığın zaman sana geri gelir sandın..
Bak gelmedi işte!
ve
Bekliyorsun ama
 boşuna
 bunu sende biliyorsun..!
Hatta en iyi sen biliyorsun...
...
Huzur, gözlerini kapadığında bile kıyametin içinde olsan dahi,
sana kendi sessizliğini duyurmuştu aslında..
...
Aptalsın işte!
 Huzurun sana verdiğini,
Huzurda bulduğunu,
Huzura yasladığın umutlarını
sattın bir bir
kargaşaya,yalanlarına, menfaatlerine,
hemde yok pahasına...
Lanet olsun
sana
ve 
sahte
Telaşlarına!
...
Sen ona layık değildin zaten..
O duyguların için vardı
Sense menfaatlerin için... 
...
Yani o senin için vardı,
Sen de "senin" için...
...
Bilmem anladın mı?

U.E.

Kendin çiz yolunu...


aut viam inveniam aut faciam
...
(anonim)
AMA
beni anlatır gibi bugünlerde.
...

U.E.

14 Eylül 2012 Cuma

Noktalama, noktalama!

 
Başlangıçta noktaların vardı,
Kesin yargıların.
Ünlemlerle bile süslerdin bazen bu yargılarını
gözdağı verircesine,
sonra zamanla 
noktalardan çok virgüller hakim oldu düşüncelerine,
Şans tanıdın yani farklı fikirlere
almaşık beklentilere, 
"ve" "veya" ve "ya da" ların da oldu 
bir başka deyişle cümlelerinde...
...
İki nokta üstüste lerle
tanımlamak zorunda kaldın duygularını bazen,
Soru işaretlerinide ekledin üç noktalarınla yarım bıraktığın yargılarına 
cevap bulmak umuduyla...
İsmini kesme işaretleriyle ayırdığın özel insanlar oldu hayatında,
Bütün harflerini büyük yazmak istercesine
 sevgiyle ve inançla bağlandığın insanlar...
...
Kimilerine iki parantez arasında belirttin asıl niyetini,
anlamamakta ünlem kadar kesin oldularsa da...
Sevdiğin insanların sözlerine tırnak açtın sadece,
ve tırnağı kaparken kalbinde ve aklında olan tek şey
"söyledikleri hiç bitmesin"  idi
Onları yalnız cümlelerinde değil kalbinde de yaşatırcasına...
...
Ve gerçekten sevdiğinde
dünyanın en uzun cümlesini kurdun,
saatlerce ve kelimelerce sonunda sadece üç nokta olan
bitmedi , bitmesin dercesine...

U.E.

7 Eylül 2012 Cuma

İlk adımı daima sen at!

 
 İnsan ölümü düşünmez,
kırmaktan yorulmaz,
ve
 kırılmaktan...
...
Ayırdına varamaz iyi ile kötünün,
Doğru ile yanlışın bazen...
Ya da en azından kaygın böyledir işte,
bu yöndedir, 
sen öyle sanarsın!
Bildiğin bişeyler vardır çünkü,
ve tecrübe ettiklerin...
Onları paylaşmak istersin sadece...
Bilsin istersin hepsi bu.
...
İnceliğine, narinliğine,
Ona gelebilecek zararlara
ışık tutarsın, görsün de sakınsın diye,
İçinin rahat olduğundan emin olamazsın,
Senin içinin rahat olduğu kadar.
 Seni anlamaz...
...
Anlamadığı gibi,
 "Sen kimsin ki benim yoluma ışık tutacaksın!" der...
AMA 
bilmezki sende karanlıklarda 
ışıksız kaldığında öğrendin,
diğerlerini
aydınlatmayı.
...
Kırar seni, canını yakar,
Senin hassasiyetlerini kuşatır,
Kalelerine saldırır, ama o kalelerde,
O ve onun gibileri korumaya çalışırsın
bunu bilmez...
...
Değer verirsin, çünkü kalbini bilirsin!
Ama kırıldığında parçaları eline batan değil parçalarıyla elini kanatandır dost!
bunu bilemez..
...
Ölümlü dünya bu yüzden ilk adımı sen at!
Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün..
...
Çünkü
Gerçek olan toprak bile olamadan yok olacak benlikler,
Yalan olansa bu dünyada yaşanılan herşey...
...
Değer vermeyi değerin bile kalmadığı,kalamayacağı günlere saklama asla!
 
U.E.

6 Eylül 2012 Perşembe

Hangi yorum bunu açıklayabilir?! (rica ediyorum yorum yazmayın)

 
"Bedri Naim,
Murat Döğer,
Hüseyin Apaydın,
Cüneyt Akkuş,
Ayhan Kurtsu,
Kadir Aydın,
Fatih Şalgam,
Bayram Uluer,
Burak Kaplan,
Emrah Aral,
Emrah Kartal,
Hayri Kaya,
Emre Yıldırım,
Emrah Sandalcı,
Mehmet Emre Özer,
Hüseyin Gökhan Eriç,
Tolga Taşdan,
Ahmet Tosun,
Burak Umut Gedik,
Onur Fikret Dülger,
Macit Coşkun,
Barış Öztürk,
Mehmet Emin Çuğun,
Abdullah Tokgöz,
Faruk Ergeç".
 ...
Söyleyeceğimiz hangi sözün,
ne anlamı olabilir ki artık?
Her kafadan ezberlerin ses bulduğu şu günlerde
rica ediyorum yorumsuz dökelim gözyaşlarımızı..
...
Herşeyi en iyi anlatırcasına...
...
(Afyonkarahisar Şehitlerimize)
U.E.




4 Eylül 2012 Salı

İkiyüzlülük,iki yüzün varken hiç yüzünün olmamasıdır aslında...

 Riyanın satın aldığı ruhlar
Ne zaman sahibi oldularda duyguların,
kiraya verirler şimdilerde kişiliklerini?
...
İnsan unutur!
İnsan eskiye düşman,
geçmişe nankör!
unutkan ve aciz bazen!
...
Geleceğine kanaat getirdiği çıkarlara bonkör etti
bir yüzünü,
Diğer yüzünü de yarına saklıyor
kaybederse seni,
geri kazanmak için "kullanmak" üzere...
İşte bu yüzden ikiyüzlü!
bu yüzden sahte!

(dünü unutup yarına yelken açanlara!)

U.E.

2 Eylül 2012 Pazar

Hayatın anlamı var mıdır? kendime soruyorum...

Gözlerini kapadığında umutların uyanır,
en temiz duyguların, yüzünü güldüren anıların,
bazende uzanıp dokunmaya çalıştığın yarınların
şimdiden şekillendirmek istediğin geleceğin yani...
Aklına gelen, güzel olan herşey işte,
ya da güzel olmasını istediğin...
...
Ne yalanın anlamı vardır artık gözlerini kapadığında senin için,
Ne de yalanı yalın olmayan yılan misali yalancının...
...
Yılların gözlerini böylesine kapayabilmek uğruna geçmedi mi?
Böylesine derinden umutlarına sarılabilmek..
Böylesine sıkıca tutunabilmek hayallerine,
Aslında herkesin "hayal kuruyorsun" dediği gerçeklerine...
...
Değil miydi tek amacın,
Sahte olan herşeyi, herkesi hayatından çıkarmak,
menfi olan herşeyden yalıtmak ruhunu,
hatta zamanla bedenini bile?
ya da menfaate dayalı herşeyden...
...
Herkesin göremediğini görebilmeye çabalamak dururken,
Kimsenin olamadığını olmaya çalışmakla mı kaybedeceksin zamanını?
Marjinal olan,yani olması gereken, duygularındır çünkü hatırla!
bağlarsan farklı olmayı sadece vücuduna,
Varlığınla ancak toprağa kadar marjinalsin unutma!
...
Farklılaşmanın, hayata , duygulara, vicdana ve insana 
farklılaşmak olduğunu sanma sakın!
Sende herkessin,
Herkeste sen, 
Varlığını alsa reddetme!
Gerçeğini sakın gizleme!
...
Tutunduğun değerler olsun hep hayatında,
Tutunamayanları yad edercesine!
ya da en azından gözlerini kapadığında,
kapayamayanlar için kapatırcasına!
...
Kimsenin sevmediği kadar sev,
ya da kimsenin söyleyemediği kadar kalpten söyle bunu sevdiklerine!
Gerçekten hisset birşeyleri, hissetmeliyim de!
Sor kendine eğer hissedemiyorsan,
"Neden böyleyim?" de kendi kendine!
Gerekirse varlığının bütün nedenini 
bu cevabından muzdarip olduğun soruya adayacaksın, 
ya da cevapsızlığından...
...
Ama bunların hiçbirini farklılaşmak adına yapma,
Bırak öylece kendini ki,
zaten yaptıkların farklılaştırır seni...
...
Zamanın ne kadar nankör olduğunu unutma,
ve onun seni hergün ölüme daha da yaklaştıran bir katil olduğunu 
unutma sakın!
...
Geçen hergününü dolu dolu yaşa!
sevgi dolu,umut dolu,
sevinç dolu ve yarın dolu olsun günlerin...
Gerekirse kahkaha ve gözyaşlarıyla da dolu olsun,
ama ne olursa olsun gerçek olsun bunu sakın unutma!
Ruhundaki anlamsızlığa son ver yani...
...
İşte o zaman gözlerini kapadığında umutlarını gerçekten 
uyandırabilmişsin demektir...
Huzur, sen o huzuru yaratmadıkça asla çıkmayacak karşına unutma!
Arayıpta bulmaya, ortaya çıkarmaya çalışacaksın ama boşuna...
...
Düşünmeden aşınan bir benlik var mıdır?
ya da bir yürek?
Aşındıracaksın ki varlığın bir anlam bulsun!
Aşındıkça o aşınan boşluğu bilgiyle dolduracaksın
ilgiyle ve sevgiyle de tabiiki...
Çünkü biliyorsun ya işte,
zamanın kısa...
birazdan gözlerini yine açacaksın gerçek dünyaya
ve
Umutların uykuya dalacak...
U.E.