27 Ekim 2013 Pazar

Hiç "SEN" olmayan sen...


Başkalarının düşüncelerinde yaşayanlar var..
Yaşadıklarının bile farkında değilken onlar
aslında başkalarının düşüncelerinde yaşarlar,
Nefes almadıklarını sanarken
onlara nefes veren düşünceleri vardır başkalarının...
...
 Ölümlüyken kendi başlarına,
başkalarının düşüncelerinde ölümsüzleşirler...
Kendilerine bile inanmazlar,
başkalarının düşüncelerinde onlara inandıkları kadar..
Hep yanlış ve yalnızdırlar kendilerince
ama hep olması gerektiği gibilerdir başkalarının düşüncelerinde,
dirayetli,karakterli,duygusal ve kişilikli...
Başkalarının kalplerinde atar kalpleri,
kendileri de kalpsiz değildir 
ama 
kalpleri başkalarının kalbini hızlandırır...
...
Başkalarının düşüncelerinde mesken edinmişlerdir,
diğerleri gibi başkalarının düşüncelerini mesken edinmemişlerdir !
Kısaca
Başkalarının düşüncelerinde kurmuşlardır dünyalarını,
başkalarının düşünceleri yitene kadar yaşarlar..
Hemde hiç "kendileri" olduklarını bilemeden..
Hatta kendilerini bile göremeden...
Gerçek bu işte bazılarınca,
Ama hayali yaşarlar başkalarında...

U.E.

25 Ekim 2013 Cuma

Değer biçilmez bilinir! Zamanında bilinmeli!.


Elleri sonradan anladıkları değerinle dolu bir şekilde
çıkagelirlerse bir gün karşına
 ellerini boş bıraktıklarını ve bu yüzden onların ellerinin de
bomboş kalacağını hatırlat onlara..

(O'na...)

U.E.

17 Ekim 2013 Perşembe

Hayır bırakmıyorum mücadeleyi..


- Bugün -
hatta şu an
bana,
değer verdiğim birisi çok önemli bişey öğretti,
farkına varmamı sağladı..
Mücadeleyi bırakmamam gerektiğini..
ve
ben böyle oldukça yanımda olacağını..
...
O'na teşekkür ederim..
...
Eski gerçek dosta..

(O'na.. )

U.E.

16 Ekim 2013 Çarşamba

güle güle


                                

                                                    Kendinize iyi bakın blogger arkadaşlarım.

                                                                        . . gidiyorum..

                                                                                U.E.

6 Ekim 2013 Pazar

O'na..

 
Sen fırtınamda 
yere düşmeye bile vakit bulamayan 
dalından yeni kopmuş minicik bir yapraksın yeşil gözlü! 
...
(O'na)
...
 
U.E.

5 Ekim 2013 Cumartesi

O kadına?

 
Görüyorum çoook uzaklarda ellerin,
toz duman ve sisin içinden
ikisi de bana uzanmış titriyorlar,
umutla hasretle bekliyorlar beni.
Gerçekte var mısın?..
Kimsin, hangi zamanın insanısın,
ya da
hangi duygunun kadınısın,
bilemedim!
Ama tutucam o ellerini söz veriyorum!

( "O" herkimse "O'na" işte..)
U.E.

1 Ekim 2013 Salı

Yırtık ve silinmiş sayfalar...


Sayfaları eksik bir kitap gibiyim,
İçimde ciddi boşluklar...
Anıların kırıntılarıyla yazsam o sayfaları 
acaba o olmayan, ben gibi-ruhum gibi kopuk sayfaların yeri dolar mı 
en az gözlerimin de uzun zamandır dolduğu kadar?...
...
Ne anlamı var şu saatten sonra bilmiyorum.
En heycanlı sayfalarım ya koparılmış ya da silinmiş,
Boş dünyanın boş işleri daha da boş artık...
...
Bugün değilse bigün derdim ya, o bigün bugün mü acaba?
Bugünler mi ya da?
Bilemezdim...
Bilmedimde 
zaten...
Bilemedim hiç..
...
Olması gerektiği gibi davrandığında yaptıkların boş bir çerçevede,
 olmayan 
ya da  
orada hiç olmamış resimleri anlatır gibi nedense insanlara...
Neye inancın olsun ki şu andan sonra?
Ya da inancın olsa da
neye yarar?
...
Zaman akıp geçiyordu,
zamanı geçmeyene geçmiyor aslında zaman,
zamansızların bile zamanı varken
sende olmaması biraz garip değil mi?
...
Söylemediklerinle öldürürsün sevgisizleri
Onların düşünmedikleriyle seni öldürdükleri gibi...
...
Boşver dersin geçersin zaten 
boş olduğunu bile bile
boşverdiğin,
tüm nefesini de boşa verdiğin 
bir ikilemdir hayat...
...
Yalan söylediğinde mutlu edersin onları,
doğru söylediğinde öyle anlamsızca bakarlar ki yüzüne!
yalan söyler gibisindir çünkü onlara...
doğrularınla yalan söylersin aslında..
doğrular(ın)ın doğurduğu yalanlardan ibarettir ilişkin onlarla...
fikirlerinle kuşatırsın sımsıcak bedenlerini,
sevginle hamile bırakırsın duygusuzların duygularını,
ama 
sana yalanı doğururlar nihayetinde..
Yalanı...
Çünkü yoktur karşılıklı duygularının
yalını..
karmaşık menfaatlerin(in) kayboluş hikayeleridir hepsi..
Labirentlerde değil,
bilmedikleri tatmadıkları duygularda kaybolurlar tüm duygusuzluklarıyla...
...
Doğrulaştırdıkları yalanlarıyla mutludurlar,
sen ne dersen de yalan gelir bu yüzden onlara...
...
Neden herşey böyle?
Neden anlamsız herşey?
Ya da
Neden anlam yüklüyoruz bişeylere?
Neden bu kadarda istiyoruz bunu her defasında...
...
Bilmek biraz da üzülmektir der ya hep insan,
anlamaksa ölümdür o zaman..
Ama bilsende anlayamayacağın şey şudur,
Öldüğün zaman değil kelimelerin(in) tükendiği zaman ölürsün...
...
Fikirsiz yola çıkmış bir geminin
 nereye gittiğini bilmeyen yolcularıyız hepimiz aslında...
Hangimizin fikirleri o gemiden büyüktür ki boğuşabilsin o okyanusla?
O zaman neden her akıntıda sımsıkı tutunur ki insan bu gemiye?
Neden hayatın geçtiği her dalgayı bu kadarda ciddiye alır?
...
Anlatması zor 
çünkü 
anlaması çok daha zor!
...
Bilinmeyen tek şeyde bişeylerin bilinmediğidir bazı kalplerde..
İşte bu geminin direklerine en sıkı tutunanda onlardır aslında..
sen olmayanlardır...
...
Bilmelerini istersin ama sayfaların eksiktir gösteremezsin...
Eksiltmişlerdir çünkü seni...

---

 ( O'na....)

U.E.